Birliğin Bulaşıcılığı: Balık’ta Yeniay – 13 Mart 2021

Her yeniay yeni bir başlangıca dair olsa da koskoca bir tropikal döngünün son başlangıç teması neye dair olabilir? Bırakışa, teslimiyete, ruhsal birliğe.

Yarın, 13 Mart 2021 öğle saatlerinde Balık’ta gerçekleşecek Yeniay tam da böylesine yücelen bir vurguyla çağrı yapıyor. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, artık neye tutunup neyi bırakacağımızın, hayallerimizi nereye taşıyacağımızın içsel malzemelerimizle su yüzüne çıkacağı zamandayız. Bu bir bitiş değil de sanki suyun içinde bir takla atıp yeniden su yüzüne çıkmaya hazırlanış. O çıkış öncesi son dalış.

Sene başının gergin, zihin-beden çatışmasındaki zorlayıcı etkilerinden sonra şimdi kendimizi çok daha yumuşak, bağlantıda, alıp vermeye açık, hatta belki koruma altında hissediyor olabiliriz. Belki. Ya da bu evrensel bağlantının son derece yaratıcı ama bir o kadar da kaotik haliyle fazlasıyla soyut, güvensiz, bedensiz ve savrulmaya müsait de yaşıyor olabiliriz. Bu iki taraf birbirinden farklı gibi görünse de Balık arketipinin iki farklı yöne bakan yüzlerinin çekişmesi gibi düşünebiliriz. Bir yandan koyvermek bir yandan çekidüzen vermek isteyip bizi aşan bu ilahi düzenin içinde salınabiliriz. Belki sınırsızlaşmak, ideallerimizle birleşmek, kutsal bir sevgi anlayışıyla ilişkiye girmek hem aşkın özlemlerimizin cevabı hem de kurban olma yolunun taçlanmasıdır.

Yeniay haritasının (İstanbul’a göre) Yükseleni Yengeç hala ev, aile, kökler ve ihtiyaçlar vurgusunun geçerli olduğuna işaret ediyor. Yeniay’ın yöneticisi Jüpiter inandığımız ya da bize inanan grupların, arkadaşların, toplulukların taşıyıcı unsur olduğunu gösteriyor. Ailemiz, evimiz geçen seneden beri en büyük dayanağımız olan grubumuz ve ihtiyacımız değil mi? Öte yandan bu sene gruplarımızı ya yeniden şekillendirip eksiltiyor ya da yeni değerler etrafında eskilerinden özgürleşip yenilerini oluşturuyoruz. Birleşmek ve kendimizi bu anlamda teslim etmek istediklerimizi kalpten, ruhsal birliğin süzgecinden geçiriyoruz. Bu şifalı taşıyıcı dalganın her anlamda bizi ilahi bir sevgi ve parlayan değerler yoluna çıkarması için hedeflerimizle ilgili dönüştürmemiz gerekenleri içten içe hissediyoruz. İşte o zaman mesele bunu görüp değişime veya vazgeçişe teslim olmak mı kafamızı çevirip görmezden gelerek fantazilerimizle kendimizi kandırmak mı?

Balık vurgusuyla maneviyat yüksek olmasına rağmen düşüncelerimiz hala mantık ve objektiflik ekseninde çalışıyor. Şubat ayında bizi geri çeken düşünce ve değerlendirmelerin tamamlandığını, artık önümüze dönüp geleceğin bilgisini taşımanın, bunun için konuşup iletişimde kalmanın vaktinde olduğumuzu biliyoruz. Evet, şimdi bunu kesinkez biliyoruz.

Sabianlar 23 derece Balık’ta gerçekleşen Yeniay için diyorlar ki;

Küçücük ada devasa okyanusta kaybolmuş gibi duruyor, ama üstünde mutlulukla yaşayanlar tamamen kendilerine has bir dünya yaratmışlar

‘Küçücük Ada’ ‘Devasa Okyanus’un içinde minnak bir bölgeyi ifade eder. Birlikte yaşayan küçük bir insan grubunu gösterir. Sanki bu kopuk kalmış alanda kendi mutluluklarını yaratmışlar, hayatlarını birlikte şekillendirmişlerdir, ama bu ‘Küçücük Bir Ada’ olduğundan toplumla iyi ilişkiler yürütebilmek için uzlaşmaya ihtiyaç vardır.

İnsanlarla anlaşmayı öğrenmek gerekir. Halbuki ironik bir şekilde bazen birlikte yaşamayı başarabilmenin tek yolu anlaşmış olmak için uzlaşmaktır. Burada herkesin sınırını düşünmeyi gerektiren bir mesele vardır. Bazen sınırlar öyle aşılır ki mahremiyet kalmaz. Ya da tam tersi birini dışarıda bırakmak ayrılıklara, sınırların bölünmesine sebep olabilir. ‘Ada’ olmanın olumlu yanı sınırlarla ilgili net olmak ve kendi alanımıza doğru genişleyebilmemizdir. İster aile, ister iş, ister arkadaşlarımız olsun. Mesele uyumlanmak, diğerlerini düşünmek ve varolan enerjileri tüm bunlara değecek bir şey yaratmak için kullanmakla ilgilidir. Fakat çok fazla insan dipdibe yaşadığında kendimizi çok kalabalık bir ana caddede yaşıyor gibi hissedebiliriz. Her gelip geçenin uğraması eğlenceli de olabilir, çok fazla zaman, alan ve mahremiyet kaybıyla feragate de sürükleyebilir. Hayatımızda sürekli aynı insanlar mı dönüp dolaşıp önümüze geliyor? Alanımızı kimlerle paylaşırken kendimizi rahat hissediyoruz? Herkesten kopuk adamızı kiminle paylaşmak istiyoruz? Yanımıza sadece birkaç şey alabilseydik neleri almayı seçiyoruz?

The Sabian Oracle, Lynda Hill

Hayallere tutunmakla fantazilere dalmanın ince sınırında, yaratıcılığımızı içimizdeki ruhsal birlikten ait olduğumuz toplumsal ve evrensel birliğe vardıracak şekilde kullanabilmemizi, bu anlamda kendimizden vazgeçmeden birlikte yaşamak, düşünmek ve hissetmeye teslim olabilmemizi, birleştirici unsurumuzu tüm dünyayı kasıp kavuran bir virüsten sevgi ve birliğin bulaşıcılığına ulaştırabilmeyi diliyorum. Ekinoksa iki kala…