Belki de sınavımız sürprizlere karşı dayanıklılıktır. Ama adı üstünde. Sürpriz. Ani gelişmelere karşı nasıl dayanıklılık geliştirilebilir? Esneyerek? Açılarak? İçine alarak? Ya da tamamen koparak?
İki sabit burç olan Aslan ve Kova karşıtlığında tamamlanma fazına erişen Dolunay’a diğer bir sabit burç olan Boğa’daki Uranüs keskin bir şokla temas ederse ne olur? Yıkıcı mı olur, özgürleştirici mi, farklılaştırıcı mı, uyandırıcı mı?
Bu akşam 18.57’de Kova’da gerçekleşecek Dolunay onbeş gün önce Yengeç’in son derecelerinde duygusal güvenlik, aile, yuva ve kökler eksenindeki Yeniay’lagelen başlangıç temasının nasıl bir meyve verdiğine işaret ediyor.
Dönem Aslan dönemi. Yani tema aşk, yaratıcılık, kişisel oyun alanımız, sahnemiz, çocuklarımız, içimizde yaratıcı çocuk enerjisi, parlamak, ışığımızı yansıtmak, güneşimizi (kalbimizi, ruhumuzu, varlığımızı) dolu dolu taşımak.
Şimdi karşısındaki Kova Dolunayı ise bize kendi merkezimizi unutmadan toplumun yararına olacak şekilde, takım ruhuyla, objektif gerçeklikle düşünerek dengeyi sağlamaya işaret ediyor. Merkezde olmakla grup adamı olmak, kalpten aşkla hareket etmekle akılcı mantık çerçevesinde durumları değerlendirmek. Mesele şimdi o onbeş gün önce attığımız güvenlik eksenli ihtiyaçlar-görevler karşıtlığını farklı fikirlere açık olarak, diğerlerini hayatımıza katarak, insancıl bir eşitlik içinde birlikte hareket ederek ileriye taşımak. Çünkü Kova’nın meselesi geleceğin bilgisiyle ilgili. Biz kişisel hayatlarımızda kendi kalbimizin merkezinden yola çıkarak nasıl bir geleceği hayal ediyor, yakın ve uzak çevremizde bunu nasıl söze, fikre, kavramlara döküyoruz?
Ama bu farkındalık yeterli değil. Boğa’daki Uranüs daha da fazlasına yer açmak için maddi dünyada, tutunduklarımızda, değer sistemimizde, doğada, çevrede bazı kırılmaların olmasını da işaret ediyor. Sadece yaratıcı oyun ve düşünsel inovasyon yeterli değil. Fiziksel dünyamızın gerçeklerinde de o özgürleşme, uyanma, alan açmak gerekli.
Geldik mi baştaki sürprizlere karşı dayanıklılık meselesine?
Aslında sürpriz o dayanıklılık sandığımızı kırmakla ilgili. Ama kırılmadan kırmak için esnemek. O oyun oynayışı kişiselden çıkarıp toplumsala getirmek, toplumsala getirirken maddiyatı (doğayı, çevreyi) ele alışı değiştirmek, maddiyatı özgürleştirirken yaratıcılığımıza bambaşka bir uyanış sağlamak. Döngüyü kırıp yeniden oluşturmak.
Ve lakin, sözcükler çok rahat çıkamayabilir, iletişim yerine ulaşamayabilir. Yalnızlık ve yetersizlik hisleri, doğru konuşamamak-yanlış karar almak çatışmaları, anne şefkatiyle konuşmak isterken baba katılığıyla görev biçmek birbirini ketleyebilir. Dilin şefkati ölmesin, form bulsun; görev biçicilik kasmasın, yumuşayıp aksın. Belki kendi merkezimizin dilinden dışarıya, topluma vurduğumuz eşitlikçi görev bilinci bu şekilde çalışıp anlam bulabilir. Kova’nın yöneticisi Satürn Oğlak’ta ve Yengeç’teki Merkür’e keskin karşıt açıda.
Ben toplum için ne yapabilirim ki diye düşünüyorsak; sorumlu bir birey olmayı, kendi hakettiğimiz kadar diğerlerinin de hakettiği eşitliği gözetmeyi, kendi biricikliğimizin farkındalığıyla her bir bireyin biricikliğinin teslimiyeti ve tüm bunların çıkışında üstünde yaşadığımız gezegeni, doğayı, çevreyi, iklimi, onlardan kendimize kattığımız geliri, değeri, güzelliği değiştirmeyi geliştirebilir miyiz?
Belki çok idealist ve ulvi geliyor, ama Kova denince ideallerin gerçekliğine değinmemek mümkün değil. Hem sene sonunda Jüpiter-Satürn Kova’da kavuşup yirmi senelik yeni bir çevre ve toplum kavramı döngüsünü başlattığında belki şimdiye bile hayret edeceğiz. O anlamda hayret etmek iyi bir şey. Bir sürprize dayanıklılık ekseni daha. Hayret.
Sabianlar 12 derece Kova için;
Merdivenlerdeki insanlar yukarı doğru çıkarak mezun oldular
demişler.
Yani, kişisel ilerlemenin bazen diğerlerinden fazla bazen az olabileceğini, kişi o anın gerçeğinde ideallerini yakalasa bile hiçbirinin tekbaşına kişisel bir tatmin getirmeyeceğini ifade etmişler. Anahtar sözcük İLERLEME diyebiliriz. Bu da olumlu kullanıldığında ileriye dönük bir bakış açısı ve tüm geçmiş başarılardan temellenen bir fayda; olumsuz olaraksa başkalarını geçmek için deli gibi çaba sarfetmekten ibaret olabilir.
The Sabian Symbols in Astrology, Dr. Marc Edmund Jones
Kişisel hayatımızda nasıl bir birey olmayı seçiyor, o bireyliğimizi toplumun faydasına nasıl yansıtıyoruz? Diğerlerinin üstüne basarak mı birlikte hareket ederek mi? Geleceğin toplum ve çevresine katkımız ancak kendi gelişimimizden başlayabilir.
Bu gece ışığıyla göğü aydınlatacak Dolunay’ın hepimize o ileriye dönük eşitleyip dengeleyen ilerici vizyon ve uyanışları getirmesini diliyorum.

Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.