Mars Terazi’de (4 Ekim – 19 Kasım 2019)

Mücadele gücümüz, hareket etme ve insiyatif alma şeklimiz, arzularımız, irademiz ve öfkemizi ifade eden Mars bugün Terazi’ye geçiyor.

Mars Terazi’de karşısındakini kaale alarak hareket etmeye, denge içinden iradesini ortaya koymaya odaklıdır. Bu da kendini doğrudan ifade etmeyen bir enerjidir. Kendi isteklerinden ziyade diğerlerinin isteklerini ön planda tutarak adalet ve tarafsızlık ilkesiyle hareket edebilir. Öte yandan bu da insiyatif alınması gereken yerde kararı karşı tarafa bırakma, sürekli akışta kalma dinamiğini getirebilir. Yapması gereken mücadelesini stratejiyle, akıl yoluyla, diplomasiyle vermektir. Pasif agresif öfkelere gark olup iradeyi karşı tarafın ortaya koymasını beklemektense karşıtlıkların ifade bulacağı bir platform yaratarak ters akan bu enerjiyi olumlayabilir.

İleri atılmak, savaşmak, yenmek, istesinden gelmek isteyen Mars (Ares) arketipinin uyum, zarafet, adalet, eşitlik timsali Terazi’deki hareketi bu yüzden dolaylı çalışır. Biz de önümüzdeki bir ay içinde ikili ilişkiler, karşıtlıklar, ortaklıklar, adalet ve hakkaniyet konusunda mücadelemizi diyalogda kalarak, objektif olarak, rasyonel akılla, kaçıp saldırmadan ifade edebilir miyiz, buna bakabiliriz.

21-22 Ekim Mars-Ay Düğümleri karesi karmik ilişkilerimiz ekseninde geride bırakmamız gereken katı, işe yaramayan kalıplarla bizi besleyen, büyüten şefkat eksenini adaletli ve eşitlikçi bir ilişkisel mücadele için tetikliyor. Babalığın karanlık taraflarını bırakmak ve anneliğin olumlu yanlarını üstlenmek arasındaki gelgitte dengeyi nasıl bir iradeyle ortaya koyuyoruz? Hepimizin içindeki dışındaki anne-baba ve eşit bireylere dair bir dinamik.

27-28 Ekim’de Mars-Satürn karesiyle öfke ve iradenin ifade bulması ise ketlenebilir, bu yüzden ilişkisel öfke patlamaları yaşanabilir. Çıkması gereken öfke, irade, mücadele her neyse bunu yapıcı ve gerçekçi bir platformda ifade etmeye bakmak bu baskıyı olumlu bir gerçeğe çevirebilir.

4-5 Kasım’da Mars – Plüto karesi de Satürn’le benzer şekilde, fakat daha derinlerde, içsel ve psikolojik çalışan, güç oyunları, baskılar ve manipülasyonlar şeklinde iç ve dış dünyada çatışmalar yaratabilir. Öfke sıkışması yine patlamaları beraberinde getirebilir. Takıntılı ve bırakmayan bir güç odağıyla ‘sözde’ eşitlikçi irade tacizci bir dinamikle kantarın dengesini kaçırabilir. Uğruna savaştığımız, bırakmadığımız bu güç neyin ifadesi ve iradesidir? Gerçek eşitliğin savunması mı, yoksa bunun gücünü elinde tutma iddiasının başka bir şekilde iktidara oynaması mı?

MATerazi