Geç olsun güç olmasın.
Dün, 17 Haziran 2019 saat 11.30 civarı Yay’da Dolunay fazı gerçekleşti. İkizler-Yay karşıtlığındaki bu Dolunay bize bilgiyle anlam, rasyonel zekayla inançlar, öğrenmekle deneyime girmek arasında bir karşıtlık getirdi. Öğrenmeye, iletişmeye, köprü kurmaya, bilgi edinmeye ve bunları çok yönlülükle düşünmeye meyilli olduğumuz İkizler döneminin sonlarına doğru duygusal olarak bu edindiklerimizden hangilerini deneyimimize yansıtacağız, hangilerini süzüp anlam çıkaracağız, hangi o-bu-şu bilgi-eğitim-öğrenim meselelerinden birini seçip uzmanlaşma yoluna adım atacağız?
Dolunay’a geniş açıyla kavuşum yapan Jüpiter bu anlamda vizyonumuzu büyütebilir; kendimizi aşmamıza yardımcı olacak, kendi kozamızdan uzağa sıçrama enerjisini verecek bir ok gibi bizi fırlatabilir. Ve fakat dikkat. Jüpiter’e keskin, Dolunay’a daha geniş bir açıyla kare yapan Neptün tam da bu ‘kendimizi aşma ihtiyacını’ iyice sınırsızlaştırıp pembe hayallere kapılmamıza sebep olabilir. Hayallerimizin, ilhamlarımızın olması, bilinçdışımızın bizi besleyecek vizyon ve imgelerle dolması yararlı, ama gerçek olmayan hayallere kapılmak, tutamayacağımız vaatlerde bulunmak (ister kendimize ister diğerine) hepten her şeyi bulanıp çözülmesine sebep olabilir. İster duygusal ister fiziksel çözülme.
Öte yandan bu ortamı bulandırmaya müsait hayaller alemi o kadar da kötü olmayabilir, zira Merkür-Mars-KAD kavuşumuna karşıt yapan GAD-Satürn-Plüto üçlüsü mahşerin üç atlılarının düellosu gibi bizi ev-iş, iç dünya-dış dünya, anne-baba, ihtiyaçlar-yapılacaklar ekseninde bir oraya bir buraya çekmekte. Halledilmesi, ele alınması, dönüştürülmesi ve geride bırakılması gereken görevlerin karşısında ihtiyaçları dile getirmek, duygusal bir dürtüyle çıkan öfke-istek-iradeyi ifade etmek, ne tamamen ihtiyaçların mızmızlığında ne görev ve sorumlulukların katı yaptırımında kalmak, bu iki kutup arasında gerçek olana sahip çıkmak. İşte Neptün de bu karşıtlığa bir akışkanlık bahşedebilir, üstesinden gelmekte zorlandığımız, bırakmaya dönüştürmeye direndiklerimizi yumuşatıp açabilir veya istemeye, söylemeye çekindiğimiz, kendi ihtiyaçlarımıza bir türlü dönemediğimiz bu dönemde ayağımıza zahmetsizce denizin yumuşak dalgaları gibi çözülmeleri/çözümleri taşıyabilir. Yeter ki biz o akışta kalabilelim.
Sabianlar Yay’daki bu derece için ne demişler:
Bir bayrakçı
Bu sembol insanın hemen ilgilenilmesi gereken meselelerinin veya tamamıyla bencilce endişelerinin üstüne çıkan dayanma gücünün önemine işaret eder. Buradaki vurgu ortak ideallerin kişisel hedeflere doğal olarak üstün gelmesiyle ilgilidir. Satır arasında verilmek istenen yüksek nitelikte bir kişisel fedakarlık ve böyle bir deneyimin getireceği yeni boyutun farkındalığıyla kişinin kendini aşabilecek ilhamları görmesindedir. Sıradan hayatın her bir kaynağı daha büyük bir potansiyel için komuta altındadır. Anahtar sözcük ASALET’tir. Olumlu kullanıldığında herkesin yararına yapılan radikal veya hayati hizmetle ruhsal yükseliştir. Olumsuz olaraksa boş bir şova yeltenmek veya sahte bir saygınlık talep etmektir.
The Sabian Symbols in Astrology, Dr. Marc Edmund Jones
Hepimizin asaletimizle bayrağı taşımamız dileğiyle…