Balık’ta Yeniay – 6 Mart 2019

Rüyalarınız canlandı mı? Evetse ne konular getiriyorlar? Gerçeğe dönüşmesini istediklerinizi mi, sizi kendi gerçekliğinizden koparacak kaçışları mı? Bir ütopya mı, distopya mı? İlham var mı? Ya çaba?

6 Mart 2019 akşam 19.03’te Balık’ta gerçekleşecek Yeniay fazı işte böyle temaları içeren yeni bir duygusal başlangıç zamanının habercisi. Kendimizi aşan hayallerimizle içimiz ve dışımızdaki okyanusa kavuşacağımız bir ay. Okyanusun büyüklüğü karşısında bir birey olarak biz-ben nasıl varolabiliriz? Onun parçası, damlası, dalgası olarak. Oradan, o enginlikten kendimize katacağımız diğer damlalar, dalgalarla birleşerek. Büyümek, zenginleşmek, evrenle ve kendi iç evrenimizle bir olmak. Zenginlik ve büyüklük burada.

Okyanus evreninden göğe çıkıp dünyaya inersek, Balık’taki Güneş ve Ay’ın Neptün’le sıkı bir kavuşumda olduğunu, Boğa’daki Mars’la Oğlak’taki Satürn-Plüto-Güney Ay Düğümü arasında ılımlı açılarda bulunduğunu söyleyebiliriz. İçimizden taşan ve dışarıda alıp götüren okyanusların her iki yamacında somut, sınırları belirli, destekleyici, sağlamlaştırıcı etkileri nasıl olumlayabiliriz?

İşte rüyalar, veya rüya görmüyorsak hayalinde olduğumuz özlemler burada devreye giriyor. Onları gerçeğe dönüştürecek somut adımları atmakta. Hayaller dünyasında, uykuda, ‘rüyada’kalmak toz pembe ve tatlı gelebilir. Halbuki bunların gerçeğe dönüşmesinin sorumluluğunu alıp sağlamlaştırıcı çaba göstererek bu büyük ilham okyanusundan bir gelecek inşa edebiliriz. Belki bu ay önümüzü hemen ve net göremeyebiliriz, Neptün’le isteklerimiz ve gerçekleştirmeye niyet ettiklerimiz konusunda kendimizi bir sisin içinde hissedebiliriz. Durağanlaşan ve retroya girmeye hazırlanan Balık’taki Merkür’le ifadede zorlanabiliriz. Öte yandan kendimize ve diğerine şimdiye dek neyi (bilerek/bilmeyerek) yanlış aktardıysak, olduğundan başka algıladıysak bunu ortaya koymanın, ifade etmenin yolunu içimizdeki gerçekle bağlantıya geçerek dışarı çıkarabiliriz. Ortalıkta büyük özlemler, beklentiler ve yanılsamalar varken bunu yapmak kolay olmayabilir. Kaçmak ve başımızı öteki yöne çevirmek bir süreliğine rahatlatabilir. Tabii bu da yalanın parçasından başka bir şey değil. Sevimli olmasa da, canımız hiç istemese de o yalan veya özlem bulutunun içine dalıp artık işe yaramayacakları söküp atmak, bize yük olan görevler için değil (Güney Ay Düğümü Oğlak), besleyecek hayaller için (Kuzey Ay Düğümü Yengeç’te) akışta kalmak (Neptün Balık’ta), o hayallerin gerçekleşmesi (Satürn Oğlak’ta) ve sürekliliği için çaba göstermek (Mars Boğa’da). Hayatımızda şu anda bizden büyük, bizi aşan, kalbimizi yerinden aşkla çıkarırken aynı sebepten korkuyla kaçıran her ne varsa, bunları pratik, elle tutulur, ulaşılabilir adımlara çevirecek gücü hem içimizdeki evrenle birleşerek, onu dinleyerek, hem de dışarıda ait olduğumuz evrenle bağlantımızla bulabiliriz.

Sabianlar 16 derece Balık için şöyle demişler:

İlham akışı

Bu sembol, medeniyetin gelişimiyle pratiklik içinde hayata uygulanabilecek ruhsal gücü ve bu sayede her bir kişinin kritik meseleleri günlük hayatına alma biçimini ifade eder. Kişinin gerçeklik dünyası sınırsız kaynakla doludur ve olgunluğun temeli bilinçli ve disiplinli bir hassasiyet göstermekten geçer. Kişi yetenek ve değerlerini gerçek bir sınava tabi tutup, her bir meydan okumayı üstesinden gelecek şekilde kucaklarsa, işte o zaman gerçekten kendisi olur. Anahtar sözcük MARİFET’tir. Olumlu kullanıldığında insanın başına gelebilecek tuhaf ve beklenmedik gelişmeleri fevkalede bir şekilde karşılamasıdır. Olumsuz olaraksa akıllılık illüzyonu ve gerçek çabaya duyulan horgörüdür.

The Sabian Symbols in Astrology, Dr. Marc Edmund Jones

Hayaller denizinde, ilham havuzunda bir seyirci miyiz, oyuncu mu? Hayallere sahip çıkmak doyurucu mu, yorucu mu? Hayali gerçeğin, gerçeği hayalin yanına koymak tamamlayıcı mı, kısıtlayıcı/kaçırıcı mı?

Tek bir soru, tek bir yanıt yok. Sorular da cevaplar da okyanusta seyirde kalsın, aksın. Belki içimizden akıp geçecekler ve ancak öyle anlayacağız. Şimdi içe dönüp oradan gelenleri görme, duyma, onlara ses verme, pratiğe çevirme vakti. Hem bakalım, Uranüs yarın Boğa’ya geçer ve bir boğa gibi oraya tam tamına 7 sene kalmak üzere yerleşirken sahip çıktığımız hayallerde daha ne uyanmalar, aydınlanmalar, devrim ve evrimler bizleri bekler, göreceğiz. Başlı başına bir yazıyı hakeder.

O zamana dek, şimdi, rüya ve hayallerimiz gerçeklerimizi söylesin.

Dış dünyayı azıcık da olsa anlamaya başlamışsındır belki, düşünebiliyor olsaydın, dünyanın senin içinde yüzdüğün su dolu minik ve karanlık bir yer olduğu, bunun ötesindeki her şeyin çeşitli tınılar biçiminde salt seslerden oluştuğu sonucuna varırdın muhtemelen. Evrenin bu olduğu ve orada yalnız olduğun…Belki burada da durum böyledir, yıldızlar ve gezegenlerle dolu büyük ve karanlık bir uzayda yalnızızdır ve bu uzayın ötesinde sesler vardır, bu sesler daha büyük bir uzaydan geliyordur, oraya asla erişemeyiz, fakat zamanla ve belki evrenin sınırına giderek sesleri işitebiliriz.

Kış, Karl Ove Knausgaard

Neptun.JPG
Neptün – Prado Müzesi, Madrid

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s