Bir kızın yüzü birden gülümsemeye başlıyor.

Bu sembol kişiliğin gerçek özünü hemen günlük yaşamın akışında paylaşma ihtiyacını ifade eder. Bireyin derinliklerindeki hiçbir değer sonsuza dek mutlak bir şekilde kapatılıp tutulamaz. Satır aralarında verilmek istenense insan ruhunun insancı ve toplumcu doğası gereği başka canlılara saf bir arkadaşlıkla yaklaşmasıdır. Kişiliğin büyüsüyle arzu edilen herhangi bir gerçeklik yoktan varedilebilir. Anahtar sözcük KABULLENİŞ’tir. Olumlu kullanıldığında, kişinin hayattaki basit şeyleri kendini gerçekleştirme yolunda engel olan şeylere karşı hoş bir hediye gibi kullanabilmesidir. Olumsuz olaraksa, ayrıştırmaktan yoksun bir kişisel ihanet gibi yaşanabilir.

The Sabian Symbols in Astrology, Dr. Marc Edmund Jones

7 Kasım 2018 Çarşamba akşamı saat 19.02 civarı Akrep’te Yeniay fazı gerçekleşiyor. Her yeniay yeni bir duygusal döngüye ve başlangıç temasına işaret eder. Akrep arketipi söz konusu olduğundaysa yeryüzünde görünmeyen, yeraltında varlık bulan, saklanmış, sakınılmış, karanlık, kötü, çirkin ve hoş olmayan diye adlandıracağımız her türlü çıplak gerçeğe ulaşma temalarını düşünebiliriz. Halbuki ne kadar gözardı edersek edelim, ne kadar baskı altında tutarsak tutalım, o gerçekler orada yatar ve bir gün açığa çıkarlar. İşte dönüşümün yolu buradan geçer. Çünkü dönüşüme balıklama atlamak, o ıslak ama dibi görünmeyen karanlığa bile isteye dalmak istemeyiz. Direniriz, sonuna dek iteriz, yok sayarız. Ta ki o bizi yok etme noktasına gelene dek. Orada seçim devreye girer. Dönüştüreceğimiz şey ruhumuzdur, psişemizdir, en derindeki duygusal gerçeğimizdir.

Evet, bu temaları bir Akrep (veya Akrep’te kişisel gezegenleri, yükseleni olanlar) daha yoğun yaşayabilir, ama bu arketip hepimizin haritasında bulunur ve zamanı gelince tetiklenir.

Akrep’te bu akşam oluşan Yeniay’a Neptün olumlu bir açı yapıyor, Plüton ise hafif bir çabayla destek verebileceğine işaret ediyor. Dönüşüme direndiğimiz ve içimizde tuttuğumuz katı gerçeklerin, çirkin duyguların, kıskançlığın, hasedin, intikam hislerinin veya sadece saf öfkenin içimizde önce kendimize bahşedeceğimiz sevgi, şefkat ve merhametle yumuşayabileceği ve ihtiyacımız olan akışkanlığı getirebileceğini bir kenara koyarken kollektif olarak bizi aşan bazı durumlarda kontrol edemeyeceğimiz güç savaşları içinde kendimizi bulabiliriz. O zaman kendi içimize dönüp baktığımızda bizim günlük hayatımızda bu güç savaşını kiminle yaptığımız, ne uğruna bunda direttiğimiz, bunun bize ne kazandıracağı (gerçekten bir şey kazandıracak mı?) sorularının yansımalarını belki bulabiliriz.

Akrep mitolojisini temsil eden Medusa’nın kafasını Perseus uçurduğunda oradan kanatlı at Pegasus doğar ve uçar. Bu hem Medusa’nın özgürleşmesidir (çünkü hamiledir ve öfkesinden doğuramamaktadır) hem de Pegasus’un özgürlüğüdür çünkü annenin kafasından çıktığında yaşam bulur. Dönüşüm buradadır.

Ay düğümlerinin hemen bir gün önce Yengeç-Oğlak aksına geçmiş olması ve önümüzdeki 18 ay boyunca karmik ilişkilerin bu eksende, annelik-babalık, dış dünya-iç dünya, görevler ve sorumluluklar-beslenip büyütülecekler karşıtlığında gerçekleşecek olması da Medusa ve Perseus’un hikayesini anlamlandırıyor.

Jüpiter ise Yay’a geçmeden önceki son derecesinde Akrep’te bu dönüşümün içinden geçerek büyümeye, arınarak şifa bulmaya, artık çürümüş, işe yaramayan, ölü diyeceğimiz yapıları, duyguları, ilişkileri, meşgaleleri bırakmamız için bir süpernova gibi parlayarak sönmeye ve bir sonraki faza hazırlanmaya işaret ediyor. Dönüşüm sonrası yolculuk vizyon geliştirmek ve oku en uzağa atmak üzere Yay’da olacak. Süreç bu. Başka bir yazının konusu.

Sabianların ifade ettiği gibi kaşlarını çatmış, kollarını kavuşturmuş, duygularının sabitliğinde yapışmış duran (içimizdeki) küçük çocuğu gülümsetecek sevgi, şefkat ve merhameti kendimizde bularak, önce kendimize sonra diğerlerine vererek evrenle paylaşmamız dileğiyle..

Yeniden ve yeniden doğduğumuz bir yeniay olsun.