Yoğun bir dönemin kıyısında, yüklü bir kapanışın eşiğindeyiz. Her tutulma dönemi kadersel başlangıç ve bitişleri gündemimize getirse de bazılarını diğerlerine göre daha derinlerde, sarsıcı, rahatsız edici etkilerle yaşayabiliriz. George Orwell’in Hayvan Çiftliği romanındaki o ünlü repliği analım.
Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.
Eşitlik eşitsizlik meselesinde kayıplarla krizleri yarıştırmak, bitip gidenlere hala tutunmaya çalışmak mı, yoksa yeni bir döneme, taze bir varoluşa adım atmak için bitip gidenleri bırakmak, ölü dokulardan arınmak, karanlıkları temizleyip güneş aldırmak mı?
5 Mayıs 2023 Cuma akşamı 20.33’te keskinliğe ulaşacak Akrep’teki Ay Tutulması on sekiz aydır süren maddiyat-maneviyat, güvenlik-kayıplar, benim-bizim eksenli temaların son istasyonu olacak.
Tutulma Dönemi
20 Nisan’da Koç’ta gerçekleşen güneş tutulmasıyla yeni bir yola çıkış için adım atmanın, o cesareti göstermenin eşiğindeydik. Öte yandan hala değerlendirilip sağlamlanacak ve ağırdan alınacak maddi ve somut meseleler var demiştik. İşte şimdi o yeni yön, yol, cesaret, başlangıç, istek ve atılım için aldığımız ilk sonuçla karşı karşıyayız. Bunun için geride bırakmamız gereken duygusal yükler, karanlık savaşlar, kayıp ve krizler bizi zorlayabilir. Bıraktıklarımız bize bir yılanın derisinden sıyrılıp içinden çıktığı yeni parlaklığıyla hem göz alıcı ve ışıl ışıl hem de incinebilir ve çıplak hissettirebilir. Belki maddi belki manevi olarak, belki kendi gücümüzle belki ilişkilerimizle ilgili, belki hayata bakışımız belki olayları algılayışımız etrafında bu deri değiştirmeye direnebilir, kaybettiklerimizin ertesinde huzursuz, öfkeli, gergin, inişli çıkışlı hissedebiliriz.
Böyle hissetmemiz doğal. Bu büyük bir kapanış. O yüzden büyük bir bırakma, büyük bir temizlik gerekli. Bir nevi arınma. Kişisel bir rafineri. Biz buna ister gönüllü olalım ister olmayalım değişimin kesinliği ve keskinliği oldukça net. Öyle ki, belki de farkında olmadan tuttuklarımızı aniden ve çok hızlı şekilde yüzümüze vurmaya, uyandırmaya, silkeleyip sarsmaya açık. Deri değiştirmek, bir şeyken başka bir şeye dönüşmek zaman ve sabır isteyebilir, ama bir kere o deri ya da ölü kabuk üstümüzden sıyrıldı mı, varlığımızdan ayrıldı mı her şey çok hızlı, yenileyici, canlandırıcı bir şekilde yaşamı kendimiz ve çevremiz için yeniden doğurabilir. O yeni deri ve kabuk değişimi için gidenleri kucaklayıp kayıplarla vedalaşmak iyileşmeyi getirebilir. Duygusal derinliği ve bırakmayan sabitliğiyle sezgiler içinden hakikatin gözüne bakan bir Akrep gibi her birimiz, kişisel veya toplu olarak o bırakmadığımız şeylerde neyi kaçırabiliriz? Gerçekliğimizi, hakikatimizi, potansiyelimizi, her neysek o olmaya adım atma cesaretini.
Bir kişinin kabuk değiştirmesi bazen bir ilişkinin kabuk değiştirmesi, bir ilişkinin kabuk değiştirmesi bazen bir topluluğun kabuk değiştirmesi, bir topluluğun kabuk değiştirmesi bazen bir toplumun, hatta evrensel düzenin kabuk değiştirmesi…İşte o kadar güçlü, o kadar net. Kaçındığımız, bırakmadığımız bir şey varsa o sadece kendi (yüzleşmek istemediğimiz) gerçeğimiz.
Geçmişten Bugüne
5 Kasım 2021’de Akrep’te oldukça keskin, sürprizli bir yeniay gerçekleşmişti. O sıralarda hangi krizleri farketmek ve geride bırakarak güçlenmek üzere yola çıkmıştık? Şimdi bu sonuçlarla karşı karşıyayız. Akrep’teki dolunay, ay tutulmasıyla birlikte duygusal yüklerimizi, yoğunluğumuzu, öfkemizi ve bakmak istemediğimiz karanlıklarımızı su yüzüne çıkarınca bunu kontrol etmeye çalışmanın, kendimiz veya diğerleriyle bu güç savaşına girmenin anlamsızlığını teslim ettiğimizde (pazarlığı bırakıp bitişi kabullendiğimizde) gerçek kazanımı hissedebilir, özgürleşebilir, her ne yaratmamız gerekiyorsa ona adım atabiliriz. Duygular yoğunsa onları paylaşalım, öfkeli incinmiş gerginsek yalnız olmadığımızı bilelim, geçmişi yad ediyorsak onunla bağ kurup bugüne getirelim, yaşanmış ve tamamlanmışların gözüne bakıp vedalaşalım, yeninin içinden güçlenmeyi yanımıza alalım.
Daha büyük resimden bir de 2004 senesine bakabiliriz. 4 Mayıs 2004’te aynı derecede bir Akrep Ay Tutulması daha vardı. O zaman hayatımızda ne gibi tamamlanma, bırakma, arınma, kayıpların ardından yeniden başlama olayları yaşanıyordu? O zaman vurguda toplumu oluşturan bireylerin, yani bizlerin ideal bir gelecek için özlemlerimiz, hayallerimiz için bırakışları konuşuyorduk. Şimdiyse güçlü bir gelecek ve geleceği dönüştürmek için buna her birimiz adım atacağız ki birlikte bu yolu anlamlandıralım, somut kılalım.
Sabianlar’dan Çifte Yorum
Belki tutulmanın yeterince yoğun olmasından belki su elementi yüksek bu tutulmanın duygusal birleştiriciliğinden, teknik detaylardan ziyade sezgiler ve imgelere yöneliyoruz. Venüs İkizler’de bize iki farklı bakış açılarının değerini gösterirken önce Neptün’le sert temasında belki o mu bu muyla kafamız karışabilir, ama hemen ardından Jüpiter’le tatlı teması yeni yolu açabilir.
O yüzden bu sefer hem Lynda Hill hem de Marc Edmund Jones’dan yararlanarak ay tutulmasının Sabian sembolü 14 derece Akrep neymiş bakalım.
BEŞ KUM TEPESİNİN ETRAFINDA OYNAYAN ÇOCUKLAR
Bu sembol doğal ve güvenli bir ortamda ‘Oyun oynayan’, eğlenen, kendi başlarına ve birlikte keyif alan ‘Çocuklar’a işaret eder. ‘Beş kum tepesi’, etrafında ritüeller yapılan beşgenleri, yıldızları temsil edebilir. ‘Kum tepeleri’ gelip geçiciliği, zamanla yitip gitmeyi gösterebilir. ‘Çocuklar’ da bir çeşit masumiyeti, hayatlarında olabilecek daha ciddi ya da hayati şeylerin ayırdında olmamayı ifade edebilir.
Siz de birçok büyük şeyi gerçekleştirme potansiyeliniz olduğunu hissedebilir, ama bazen bunların neler olduğunu anlayamayabilirsiniz. Gelişip ilerlemek zaman ister. Esas anlamda büyük bilgiye götüren şey ise örtülü kalmış yeteneklerinizle ‘Oynadığınız’ bir deneyime adım atmaktır. Siz de potansiyelinizi gerçek kılabilirsiniz, ama belki de bunun için en başından başlamaya ihtiyacınız vardır. Günümüzde gerçek anlamda oyun oynama sanatı unutulmuş ya da kaybolmuş gibidir. Neşe ve mutluluk için sanki daha fazla oyuncak, alet veya mekanizmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Şeylere tutunmaktansa onları bırakarak, onlardan vazgeçerek başkalarıyla aynı ortamı paylaşmaya odaklanmak, oradan doğan doğal neşeyi deneyimlemek bize birçok şey öğretebilir. ‘Oynamak’ kutsal ve özel bir anlam yüklendiğinde iyileştirici olabilir. Kumlarda yürümek, manevi çemberlerin keyfini çıkarmak gibi. Diğerleriyle temas etmek ‘insanlığımızı’ hatırlatır, destekler çünkü herkes kendi yaratıcı yeteneğini ortaya koyacaktır. Kendinizi sakınıp saklamayın.
Anahtar sözcük SAFLIK’tır. Olumlu kullanıldığında bireyliğin yeni ve etkin yönlerine dair sürekli bir keşfin ödüllerini getirir. Olumsuz olaraksa tamamen amaçsızca saçmalamayı gösterir.
Gözümüzü Açmak
Bazen ışık vardır, gözümüzü alır. Bazen de karanlıktır, görmemiz zaman alır. Karanlığımıza bakmadan aydınlığa çıkamayız. Ama sadece karanlıkta kalarak da yeniyi yaratıp geleceğe sıçrayamayız. On beş gün önce, on sekiz ay önce, on dokuz yıl önce ve civarlarında baktıklarımız, gördüklerimiz, göremediklerimiz, görmek istemediklerimiz artık her şeyiyle burada, önümüzde, gözümüzün dibinde. Bir bitiş varsa bir başlangıç da var. Ve karanlık varsa aydınlık da. Kayıpların ardı yeni bir doğum, bir kapının kapanması bir yenisinin açılması.
Nobel ödüllü yazar Annie Ernaux ile bitirelim.
Yazının içine ne koyarsanız onu alırsınız.
Siz hayatınıza ne koyacaksınız? Karanlıkları mı uyanışları mı? Biraz oyun oynayalım mı?
*Bu yazım 4 Mayıs 2023 tarihinde diken.com.tr‘de yayınlanmıştır.