Söylemesi yapmasından daha kolay olabilir.
Sinirlenebilirsin, o kızgın ateşi beyninde hissedebilirsin, düşüncelerin kamçılanabilir, dilin yaydan fırlayacak keskin bir ok gibi çalışabilir. Ya da bunları yapmak isterken hiçbirini istediğin gibi ifade edemeyip kendini gereksiz, anlamsız tartışma, kavga ve ağız dalaşlarında bulabilirsin.
O zaman söyleyelim.
Önce bir nefes al, düşün. Sonra bir daha nefes al, tart. Sendekinin karşındakine, karşındakinin sana geçebilmesi için o ‘havayı’ solu, mesafelen, madalyonun diğer yüzünü gör, görebilmek için merak et, merak için nefeslen, bir iki.
On beş gün önce yeni bir vizyon, anlam, inanç ve uzmanlık için her ne yola çıktıysan -belki bir eğitim, belki bir seyahat, belki başlı başına bir deneyim, felsefe- şimdi bunu varsayımın ötesine taşıman, mutlak dediğinin diğer yüzüne bakabilmen için ‘sorman’ gereken zaman. Ne soracaksın? Farklı fikirleri mi? Başka alternatifleri mi? İçindeki veya karşındakiyle çatışmanın sebebini mi? Belki de sormak aklına bile gelmeyecek farklı fikirleri birbiriyle çarpıştırmaktan. Yorucu değil mi?
Bazen fikir fikri doğurur, çatışma yenisini yaratır. Ama şimdi tam öyle değil. Akıllar karışık, zihnimiz puslu, hayallerimiz coşkun, yönümüz geri viteste, istekler isteksiz. O yüzden o havayı solumak, o nefesi bilinçli bir şekilde -bir iki- diye alıp bırakmak yatıştırıcı. Tabii, söylemesi kolay, yapması o kadar değil.
Yine de zihnin gerçekçi bir hedefi kendine seçebilir -iş, proje, başarı, prestij her neyse-, evet işte, bu böyle yapılabilir diye düşünebilir. O zaman onu koy, adım adım -yavaş yavaş- zihninde o fikir yapısını yürüt. Acelesiz. Çünkü daha vakti var. Olgunlaşacak, somutlaşacak, basamakları tek tek çıkıp yapılanacak. Halbuki daha toy ya da ergen bir yerden dalaşmak, sınır tanımamak, ip üstünde dil cambazlığına vurup bir oraya bir buraya savrulmak çok doğal ve rahat olabilir. Rahat hissettirmese de.
Şöyle bir sembol hayal et.
Gürbüz bir gencin başı olgun bir düşünüre dönüşüyor.
Evet, içinde hala o genç, hızlı, ateşli, vurdumduymaz olabilir, ama artık daha olgun bir yerden hareket etmenin, karşına çıkanlara bilgelik, zeka ve içgörülerinle cevap vermenin zamanında olduğunu bil. Eh, bunun da cefası olabilir çünkü değişiyorsun, değişeceksin. Saçların ağaracak, yüzüne çizgiler düşecek. Değişecek, dönüşeceksin. O çizgilerle düşünecek, o beyazlarla hareket edeceksin. Olgunluk sana, senden diğerlerine böyle böyle, saygıyla, ayakların yere basarak, güçlenerek geçecek.
Günün sonunda soralım yine; söylemesi mi kolay yaşaması mı?
İkiz kardeş gibi bak onlara. Hem söyle hem yaşa. Bir nefes al, bir nefes ver, bir iki.
*Bu yazı biraz bilinçakışı gibi, başka bir tonda çıktı. Nelerden bahsettiğimin detayları:
- 16 derece İkizler’de dolunay ve Mars kavuşumu, Mars retro
- Dolunay yöneticisi Merkür Oğlak’ta
- Güneş Yay ve Mars-Ay İkizler’de karşıtlığının T kare apeksinde Neptün Balık’ta
- İkizler’deki Ay’a Kova’daki Satürn’den destek
- 16 derece İkizler Sabian sembolü

Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.