Senenin son Dolunay’ına nasıl giriyorsunuz? Somut ve belirgin mi, karışık ve kararsız mı?

Bir tane doğru cevap yok, ama gözlem malzemesi çok.

22 Kasım itibarıyla Yay’da ilerlemeye başlayan Güneş’le inançlar, hayat prensiplerimiz, büyüme ve genişleme alanlarımız, vizyonumuzla ilgili kendimize yeni anlamlar katacağımız döneme girdik. 2 Aralık’ta da Yay’ın yöneticisi Jüpiter’in Oğlak’a bir seneliğine geçişiyle bu süreç ve deneyim odaklı anlam katma meselesi kendini somut ve hedef odaklı bir yapıya çeviriverdi. Kendinizi daha çok çaba sarfetmeniz gereken, meli malılarla hareket eden bir yerde buluyor musunuz? Evetse, böyle davrandığınızda da gerçek sonuca gidebileceğinizi de görüyor musunuz? Çünkü mesele bu. Büyümek ancak çalışarak olacak.

İşte bu dönem temasıyla kendimizi süreç, inançlar, yapılacaklar, varsayarak ilerlediğimiz ve doğru bildiğimiz kalıplardan hareket ettiğimiz bir dinamiğe kaptırmış olabiliriz. O zaman kaçırma riskini taşıdığımız şey ne? Esas bilgi.

Olduğunu düşündüğümüz şeyin doğruluğunu soru sorup merak ederek, madalyonun diğer yüzünü görmek isteyerek, karşımızdakinin düşüncesini öğrenip cevabı dinleyerek teyit edebiliriz.

12 Aralık 2019 sabah 08.11 civarı İkizler’de oluşacak Dolunay evresi işte bize sezgilerimizle hareket ederken aklımız ve mantığımızı da devreye sokmamızı, varsayımların gerçekçi bilgiler ekseninde teyit edilmesinin aynalamayı sağlıklandıracağını ifade ediyor.

Her Dolunay bir önceki Yeniay evresinin meyve verip tamamlanma fazıysa, Yay’daki Yeniay’la yeni bir vizyona dönük attığımız tohumun şimdi sorgulanması ve tartılması zamanı. Nerede soru sormamız gerekiyor, kiminle iletişim köprüsü kurmamız anlamlanıyor, hangi alanda öğretmenlikten öğrenciliğe geçip temelin sağlam olup olmadığını görmemiz gerekiyor?

Dolunay’a kare açı yapan Balık’taki Neptün ise işte tam da bu inanç-bilgi, sezgi-mantık karşıtlığını bulandırıyor. Sorduğumuz soruların cevapları mantıktan çıkamayabilir, inanıp anlam koyduğumuz şeyler anlamını yitirebilir, inanç ve bilgi ekseni aldatma ve aldanmalara açık olabilir. O zaman bu kafa karıştırmaya müsait sorgulama ve aynalama zamanını bu doğru şu yanlış diye karar vermekten ziyade gelene bakarak, bize ne veriyor buna odaklanarak geçirmek ve bu sislenmeden çıktıktan sonra eleyip ilerlemek daha sağlıklı bir içgörü sağlayabilir.

Neptün’e Akrep’teki Mars güzel bir üçgen yapıyor, bu da demek oluyor ki sezgilerimizle, duygularımızla, bilinçdışı bilgimizle hareket edeceğiz, akış burada.

Tabii Oğlak’ta yığılmış gezegenler (Jüpiter, Güney Ay Düğümü, Satürn, Venüs, Plüto) yine de dünyevi hayatın, yapılacakların, görevlerin altını çizmeye devam ediyor. İlişkilerimizi, değerlerimizi, sevme biçimimizi ifade eden Venüs’ün Satürn’den yavaşça ayrılıp Plüto’yla kavuşacağı bu hafta ilişkilerimizin yapısıyla ilgili somut, gerçek ve köklü değişim zamanlarında olduğumuza işaret ediyor. Belki bir ayrılık belki bir son verme ya da ilişkinin, sevginin, değerin yapısını yeniden kökten inşa etme meselesi. Her ne yönde seçim yaparsak yapalım sonuç somut ve sağlam. Belki sağlam bir bitiş belki sağlam bir temel atış. Tabii tüm bu ‘inşaat dünyasının soğukluğunda’ esas olumlayıcı Kuzey Ay Düğümü Yengeç’i de unutmayalım. İlişkimizi, sevgimizi, değerlerimizi yapılandırıp dönüştürelim derken yumuşaklık, şefkat ve besleyicilik eksenini de hesaba katalım.

Sabianlar 19 derece İkizler’de gerçekleşen bu Dolunay derecesi için ne demişler bakalım:

Bir kafeterya

Bu sembol kişinin kendine has deneyimlerini toplumun faydasına kullanma becerisini ifade eder. Medeniyeti oluşturan iş gücünün bölümleri, her bir bireyin evrensel bütüne en büyük katkıyı sağlamasıyla oluşur. Bunun sonucunda da kişinin kendi yeterliliği süreklilik içinde temin edilir ve kişi rahatça işlev görür. Kaynaklara savurganlıkla yaklaşıldığı andaysa bu hemen farkedilir. Anahtar sözcük ARZ’dır. Olumlu kullanıldığında tüm kişisel ilişkilerde tam katkı ve etkin talep anlamındadır. Olumsuz olaraksa karar verme konusunda kronik bir beceriksizlik ya da iflah olmaz derecede özenti bir ruhtur.

Dr. Marc Edmund Jones, The Sabian Symbols in Astrology

İşte bu Dolunay döneminde elimizde neler var, hangileri bizim için anlamlı, hangileri öğretici, hangileri yolumuzun parçası, hangileri yeni-çok-dolu-alternatif-bir sürü ama sadece odak şaşırtıcı-yön bozucu-yük getirici-kararsız bırakıcı? Bir ilişki mi, bir iletişim şekli mi, bir fikir mi, bir eğitim mi, bir seyahat mi, bir alışveriş mi? Sorular da yığılır ve bitmez, daha fazla yormayayım.

Dün katıldığım bir ses banyosu ve meditasyon çalışmasında bana şöyle bir ifade geldi:

Gitmeye müsaitim.

Hazırım değil. Gidiyorum değil. İçinde bir hareket unsuru olmasına rağmen (gitmek) oluşuna bırakan hal (müsaitlik) içimde güzel oturdu.

Sizin içinizde, dışınızda, zihninizde, duygu dünyanızda, ilişkilerinizde, işinizde, ailenizde ve daha nereyi koymak istiyorsanız o yaşam alanlarınızda nerelerde gitmeye müsait olanlar var?

Müsaitseniz bu Dolunay ziyarete geleceğiz.

Sevgiler…