Seneye dair bir sözcük seç deseler umut derdim.
Bu seçimi, her şeyin güllük gülistanlık olacağı, bizi uçurup yükseltecek toz pembe bir balon değil, değişimin kaçınılmazlığıyla tazelenme, silkelenme, yaratıcılık, yeni kaynaklar, başka bir manzara ve bilmediğimiz bir doğaya bakmanın, ondan ilham almanın getireceği ‘başka bir hayat mümkün umudu’ diye tanımlardım. Zorluklar son derece somut, gerçek ve bükücü olsa da büyük hayal etmenin, hayal etmeye cesaret etmenin, bu inanç ve niyeti ortaya koymanın bizleri zamanın ötesine sıçratabileceğine güvenebiliriz.
2020 senesi yüzyıl hacminde bir kavanozdu. Taşıdıklarını bir yıl hacminde yaşadık, yüzyılı bir yıla aktardık. Nasıl bir darboğaz nasıl bir sıkışma. O hissi şu an Ocak ayında hala taşıyoruz. Geriye çekenler hep 2020’den.
2021 o darboğazdan geçişin arafıydı. Geçmiş gelecek çatışmasıyla eski normal-yeni normal arasında normalin artık ne olduğunu düşündüğümüz, tarttığımız, yeniyi öğrenmek ve eski mutlak kalıpları bırakmak için çabaladığımız zamanlardı.
2022 ise o darboğazdan nasıl bir kıyıya vardığımızın ayırdına varmaya başlayacağımız zaman dilimi. Krizlere girmek, risk almak ve emanet kaynaklara dayanmak mı, yoksa sınırları farketmek, elle tutulabilir kaynak yaratmak ve özdeğer duygusu geliştirmek mi?
Elde avuçta ne varsa gerçeğimiz de güvenmemiz gereken de bu.
Para ve Değerler
19 Kasım 2021’de Boğa’da gerçekleşen ay tutulmasıyla bizi neyin beklediğinin ipuçlarını almaya başladık. Her günün gündem maddesi maddi kaynaklarımız, borçlarımız, kaybettiğimiz ve kazandığımız değerler, inişli çıkışlı döviz trafiğiyle çalkalanan para birimimiz, değer sistemimizdi.
Yetmez, Aralık sonu para ve değerler gezegeni Venüs’ün Oğlak’ta gerilemeye başlaması ve Plüto’yla temasıyla bu konudaki tıkanıklığın hayatlarımıza yansımasını hayat pahalılığı, zamlar, vergiler, yoksullaşma hissiyle daha da deneyimler hale geldik. Yeni yıla böyle girdik. Sanki geçen yıla devam ediyor, hatta iki sene öncesinin zorlu sınırlandırıcı şartlarını (artan vaka sayıları, karantina mecburiyetleri) tekrar yaşıyormuşuz gibi.
Venüs ve Merkür’ün gerileme hareketlerinin bitmesiyle Şubat’ta bu geriye çekenlerin bize neleri temizletip ayıklattığını daha iyi anlayacağız. Mart ayında geçmiş yıl hissini artık tamamlayabilir, Nisan’da ayaklarımızı yerden kesecek, büyük bir birlik duygusuyla bizi yükseltecek şifa ve yaratıcılığı bulabiliriz. Ya da belki acı dünya gerçeklerinden büyük kaçışları, büyük aldanmaları. Yine de biz yaratıcılık ekseninde ve birlik duygusunda kalalım.
Sene sonunda Mars’ın İkizler’de gerilemesiyle bu sefer yönümüz, irademiz, isteklerimizle ilgili düşünmek, olasılıkları tartmak, madalyonun her iki yüzünü de değerlendirmek gerekecek. Seneye giriş de çıkış da geriye dönük çalışmaya dair. Başta neye değer veriyoruz demlemesi, sonda neye yöneliyoruz değerlemesi. Bu iki gezegen 2022 senesinin tutulma burçları Boğa ve Akrep’in yöneticileri olarak hayat kalitemizin rengini belirleyecekler.
Ay Düğümleri Değişiyor
İpuçlarını verdiysek ana tema değişikliğinden bahsedelim.
Hangi kıyıya vardığımızın altını çizen gökyüzü dinamiği ay düğümlerinin Boğa Akrep hattına geçmesiyle gerçekleşecek. 19 Ocak 2022 – 17 Temmuz 2023 arası ay düğümleri bu iki burçta ilerleyecekler.
Geçtiğimiz bir buçuk sene İkizler Yay karşıtlığındaki ay düğümleriyle eski normale ‘inanmayı’ bırakıp yeni normali ‘öğrenme’ evresindeydik. Şimdi bu bilgiyle alışageldiğimiz ‘borç ve krizler’le yaşamaktansa kendi kendimizin ‘içsel güvenliği ve kişisel değeri’ni yaratmanın yolunda olmak bizleri olumlayacak..
Ay düğümlerinin ne olduğundan kısaca bahsetmek gerekirse;
Astrolojide Güneş, Ay ve Dünya’nın yörüngelerinin kesiştiği noktalara Ay Düğümleri denir. Kuzey Ay Düğümü iyicil, Güney Ay Düğümü kötücül diye geçer. Bunun sebebi bireysel hayat yolculuğunda gelişmemiz için cesaret etmemiz gereken tarafın kuzey, bildiğimiz ve artık daha fazla bize hizmet etmeyecek tarafın güney yönü olmasıdır. Ama burada hep bir gelgit içinde salınım yer alacaktır. Geçmişi tamamen bırakmak söz konusu değildir. Aksine, ikisini dengelemek sağlıklısıdır. Geçmişimiz olmadan, şimdi, geleceğe adım atmaya cesaret edemeyiz. Arada geçmişe dönüp yakıtımızı doldurabilir ve yeniden yeniye doğru hareket için cesareti toplayabiliriz.
Yazının başında krizler, risk almak, emanet kaynaklara güvenmek demiştim. Sebebi alışık olduğumuz, konfor alanımız haline gelmiş bu tarafa, Güney Ay Düğümü Akrep’e çekilmemizin söz konusu olabileceği. Halbuki gelişim yönü neydi? Kuzey Ay Düğümü Boğa. Yani kendi içimizde güvenlik bulup özdeğer duygusu geliştirmek, kendi kaynağımızı yaratmak, denenmiş metodlarla ilerlemek, sabretmek, istikrar sağlamak, fiziksel dünyanın sınırları, ritmi ve akışıyla uyumlanmak.
Kısacası meselemiz kendi ekonomimizi kendimiz yaratmak, krizlerden çıkış yollarını güvenle inşa etmek olacak. Doğa da en büyük ilham kaynağımız.
Güney Ay Düğümü Akrep
Güney Ay Düğümü Akrep olduğunda Akrep arketipinin gölge yanları çalışır. Bu anlamda krizlerden beslenmek, her şeyi hayatta kalma mücadelesine çevirmek, kriz yoksa kriz yaratmak, gereksiz risk almak, kendi güvenliğini sağlamadan tehlikeye atılmak, kendini (maddi, manevi) başkasına bağımlı kılarak baltalamak, onayı ve maddi kaynağı dışarıdan beklemek, dış kaynaklara güvenmek, borç ve kredi almak, güç ve kaynak sahibi başkalarına dayanmak, diğerlerini desteklemek, sürekli birleşeceği, bir olacağı o ortağı aramak, ona tutunmak, güvenliği onun üstünden sağlamaya saplanmak.
Gündelik hayatımızın içinde bu ifadeler kendini sahip olmadığımız gelirle başkaları aracılığıyla yaşamak, kredi kartlarımızı fütursuzca kullanmak, bol bol taksitlendirmek, bankadan ödeyemeyeceğimiz krediler çekmek, kendimizde yoksa eşimizden, ailemizden, eş dosttan alacağımız borca güvenmek gibi gösterebilir. Bu tanımların sadece kişisel değil, toplumsal boyutta da aynı şekilde çalıştığını söyleyebiliriz.
Kuzey Ay Düğümü Boğa
Evet, şimdi bir nefes alıp mola verelim, yavaşlayalım. Boğa’nın, yani doğanın kendi ritminde ağır ve temkinli, duyulan ve duyumsanan, elle tutulan ve fiziksel sınırları görünen tarafına geçelim. Akrep’in görünmeyen, gizemli yeraltı dünyasından Boğa’nın ayağımızla basıp hissettiğimiz yeryüzüne çıkalım.
Boğa ‘benim’ der. Biz de ‘benim’ diyeceğimiz para kazanma biçimlerini yaratmaya, kendi içsel güvenliğimizi geliştirmeye, bu özdeğer duygusuyla sahip çıkmaya, somut dünyanın gerçekleri içinde olmaya (cebimizde ne kadar varsa ona göre harcamaya, ayağımızı yorganımıza göre uzatmaya), doğanın ritmiyle uyumlanmaya, bedenimizin farkında olmaya, beş duyumuzu harekete geçirerek yaşamaya, akışta kalmaya bakalım. Bizi olumlayacak yön bu.
Geçmişi temsil eden Akrep güney ay düğümü, bizi krizlere karşı donatmış, güçlendirmiş, başkalarıyla kaynakları birleştirmenin yollarını öğretmiş olarak bugünlere getirdi. Şimdi bu krizleri tanımanın, başkalarının kaynağına güvenip oradan güçlenmenin bilgisiyle gelişim yönünü temsil eden Boğa kuzey ay düğümüne doğru nasıl bir içsel güvenlik geliştiririz, kendi başımıza maddi kaynak yaratırız, bunu istikrarlandırmak üzere temkinli, sağlam adımlar atarız, buna bakalım. Belki sağlam bir ağaç, belki dayanıklı bir inşaat dikmek. Yeter ki elle tutulur, gözle görülür, sınırları belli olsun. Bedenimize sahip çıkıp ona iyi davranmak da buna dahil.
Çok ve bol harcamaya, emanetten yaşamaya devam edip riske alışık halimizden kopmamaya direndiğimizde kendi krizimizi kendimiz yaratacağımızı bilelim. Güveneceğimiz yer kendi ellerimizle, zihnimizle, kalbimizle ortaya koyup somutlaştıracağımız değerler. Paraysa para, mülkse mülk, bedense beden. Toprak, tarım, ürün, elle tutulabildiği sürece hepsi bu yolun olumlamaları.
Dönem zor, evet. Doğa da bildiğimiz doğa değil, iklim alıştığımız yerde değil, ekonomi normal seyrinde değil. Normali yeniden tanımlamanın bir parçası da bu. Neyin elle tutulabildiğini ayırt edip neyin kayıp gittiğinin, çürüyüp yokolduğunun ayırdında olalım. Elle tutabildiğimiz, maddi olarak yaratabildiğimiz şimdilik belki az olur, ama öz olur, bizim olur. Benim deriz. Şükrederiz. Sadakati kendimize veririz. Doğadan beslenir, doğaya geri veririz. Doğayı sevelim, doğayı besleyelim. Bu dönem doğaya çok ihtiyacımız olacak. Onun bize ihtiyacı olup olmayacağı tartışılır. Umudu oraya koymak için vizyonu da oraya çevirmeli, sorumluluğu üstlenmeli.
Tutulmalar ve 19 sene önce
Bu seneye damgasını vuracak dört tutulma 30 Nisan, 16 Mayıs, 25 Ekim ve 8 Kasım tarihlerinde Boğa Akrep karşıtlığında gerçekleşecek. İki sabit burcun maddi ve manevi güvenlik eksenli hayatımıza getireceği başlangıç ve bitiş temalarına Boğa’daki Uranüs sürprizleri, dinamizmi, aydınlatıcı ışığı ve uyandırıcı frekansıyla vurgu yapacak. Uranüs Boğa’da 2025’e kadar ilerlerken sabitlenmemeye sabitlenmeyi kendimize tekrar tekrar hatırlatacağız. Değişimi bir direnç yerine bir umut olarak koyduğumuzda sürprizleri yenileyici ve arındırıcı olarak deneyimleyebiliriz. Çürümüşlük manzaradan çekilince kalan ve elle tutulabilir olan neymiş ayırdına varabiliriz.
Son olarak, bu senenin Boğa Akrep aksındaki tutulmalar 2003 senesi ve 2004 senesinin ilk altı ayında da aynı derecelerde gerçekleşmişti. O zaman hayatınızda ne gibi başlangıç ve bitiş temaları oluyordu? Ne gibi krizleri geride bırakmak, hangi güvenli barınma alanlarını yaratmak söz konusuydu? Bir ev veya arsa almak, kendi işinin sahibi olmak, toprakla uğraşmak, tarım yapmak, doğada olmak, bedenimiz ve fiziksel gerçeğimizle başbaşa kalmak, beş duyuyu harekete geçireceğimiz deneyimler yaşamak ilham verebilir. Gör, duy, kokla, dokun, tat.
Sahip çıkıp tutmak mı krizler içinden bırakmak mı? Elde avuçta ne varsa o.
*Bu yazım 18 Ocak 2021’de diken.com.tr’de yayınlanmıştır.

Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.